Perşembe

Zerre

Bazı akşamlar daha zor geçer .. Daha uzun..
Bu akşam da onlardan biri.
Bazı tarihler, bazı insanlar, bazı olaylar, bazı düşler ve bazı büyümüşlüklerle dolu bir akşam. Bir hikaye...
Kendinizi sevin, kendinizi sevemezseniz hiçbir şeyi sevemezsiniz. Ve burdan anlarız ki seçemediğimiz şeyleri de sevmeyi öğrenmeliyiz. Çünkü asla size dayatılan kimliğin dışında bir kimlik edinemezsiniz. Farkında olarak ya da olmayarak belki toplumun belki ailenin belki de sosyal çevrenin sizi yoğurduğu bir kimliğiniz olur aslında. Pozitif ya da negatif yönde. Ne olursa olsun, bu etkilendiğiniz hatta bu etkilerle derinleştiğiniz gerçeğidir asıl olan...
Şimdi bunları yazarken de ben, "Ve" bağlacının hükmettiği bir insan olduğumu farkediyorum. Cümlelerimi bitirmeye korkan bu yüzden de bağlaçlara sığınan biriyim belki de. Hem insanlar duyulmak, konuştuklarının da dinlenmesini isterler... Bir de üç nokta sorunsalım var ki.. kimden veya nerden miras kaldı bana bilinmez... bu da demek oluyor ki söylediklerim, söyleyemediklerimin yanında devede kulak, okyanusta su damlası, sahilde kum zerreciği...
Ne önemi var ki hepimiz zerreciğiz zaten dünya üzerinde..
Umarım bir gün birilerine dokunan, bir hikayeye yön veren, ayağa batan bir diken ya da bir yarayı onarabilen bir zerrecik olabiliriz.
Umarım bir gün bir zerrecik olarak bütünü değiştirebilir ya da dönüştürebiliriz...
Ben ve noktalarım şimdi parantez içine saklanmaya gidiyor.
İnsanların duygularını sakladıkları yerler gibi, güvenli ve ketum..

Hiç yorum yok: